Dünya genelinde 50 yaş altındaki bireylerde bağırsak kanseri vakaları yükseliyor. Lancet Oncology'de yayımlanan araştırmaya göre, bağırsak kanserinde en hızlı artış Yeni Zelanda ve Şili gibi ülkelerde gözlemlendi. Araştırma, Avrupa ve Kuzey Amerika’dan Asya ve Okyanusya’ya kadar geniş bir coğrafyada genç yetişkinlerde erken başlangıçlı bağırsak kanserinin yaygınlaştığını ortaya koyuyor. 50 ülke arasında en yüksek artış oranları yüzde 4 ile Yeni Zelanda ve Şili’de görüldü.
Nedenleri ve etkileri
Uzmanlar, bu artışın arkasındaki nedenlerin hâlâ tam olarak anlaşılamadığını, ancak sağlıksız beslenme, fiziksel hareketsizlik ve obezite gibi faktörlerin önemli rol oynayabileceğini belirtiyor.
Amerikan Kanser Derneği’nden Dr. Hyuna Sung, “Bu artış öncelikle yüksek gelirli Batı ülkelerinde gözlemleniyordu ancak artık farklı ekonomik ve coğrafi bölgelerde de belgelenmiş durumda” dedi.
Araştırma, genç yetişkinlerdeki bağırsak kanseri artışının, ilerleyen yıllarda yaşlı nüfusta da oranların artmasına yol açabileceği ve hastalığa karşı elde edilen onlarca yıllık ilerlemeyi tersine çevirebileceği uyarısında bulunuyor.
Farkındalık ve önleme stratejileri şart
Araştırmacılar, kanserle mücadelede yeni yöntemlerin geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Dr. Sung, “Diyet alışkanlıkları, fiziksel hareketsizlik ve aşırı kilo ile bağlantılı kanserleri önlemek ve kontrol etmek için yenilikçi araçlara ihtiyaç var” dedi.
Ayrıca, genç bireylerin hastalık belirtileri konusunda daha bilinçli olması gerektiği ifade ediliyor. Bu belirtiler arasında rektal kanama, karın ağrısı, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik ve açıklanamayan kilo kaybı yer alıyor.
Kanser Araştırma Birleşik Krallık CEO’su Michelle Mitchell, genç yetişkinlerdeki bağırsak kanseri oranlarının hâlâ düşük olduğunu, ancak artış eğiliminin nedenlerinin anlaşılması gerektiğini belirtti. Araştırma verilerinin yalnızca 2017 yılına kadar olan dönemi kapsadığı ve nüfusun tamamını temsil etmeyebileceği için dikkatle yorumlanması gerektiği ifade edildi.
Araştırmacılar, genç bireylerin farkındalığını artırarak, teşhis gecikmelerinin önüne geçilmesinin ve hastalıktan kaynaklanan ölüm oranlarının azaltılmasının mümkün olabileceğini vurguluyor.