Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Hatice Çerçi Balcı, mesleğin onuruna uygun olmayan uygulamalara karşı duracaklarını belirterek; “Hekimlik mesleğinin onuruna yakışır şekilde yapılmasını engelleyen hiçbir kararı kabul etmiyoruz. Hekim Birliği olarak, taleplerimiz karşılanana kadar hukuki mücadele ve eylemlerimizi artırarak sürdüreceğimizi bildiriyoruz. 5-6-7 Kasım’daki iş bırakma eylemimizin ardından, gerekli görülmesi halinde, daha güçlü eylemlerle mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Hatice Çerçi Balcı, beraberindeki heyeti ile birlikte sendikanın Ankara Şubesi’ndeki merkezinde basın toplantısı düzenledi. Başkan Balcı burada yaptığı açıklamada, “Sağlık Bakanlığı, sektördeki mevcut sorunları çözmek yerine Aile Hekimliği sistemini baltalamakta ısrar ediyor. ‘Performans ve Ödeme Yönetmeliği’ adı altında yayımlanan, hekimler için ‘eziyet yönetmeliği’ olan bu düzenleme, ödemelerin karmaşık matematik formülleriyle hesaplanarak; çözülmez, içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Yönetmelik daha taslak aşamasındayken bu yönetmeliğin geri çekilmesi ile ilgili ısrarlarımızı yapmamıza rağmen 30 Ekim 2024 Çarşamba günü yönetmelik Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Binlerce aile hekimi 5-6-7 Kasım tarihlerinde iş bıraktı. Bu iş bırakma eylemine tüm hekimler destek vermiştir. Her alandaki hekimlerimiz iş bırakarak, aile hekimliği yönetmeliğine karşı çıkmışlardır” diye konuştu.
Başkan Balcı, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Yönetmeliğinin kabul edilemez maddeleri ise, şunlardır. Koruyucu sağlık hizmetlerini düzenlemekte çok eksikleri vardır. Hekimlerin, vatandaşların ve sağlık sisteminin zararına bir yönetmeliktir. Hastalara yeterli zaman ayrılmasını engellemektedir. Hekim-hasta çatışmasını tetikleyerek sağlıkta şiddeti çoğaltmaktadır. Hekim bağımsızlığına müdahale edilerek, ilaç reçetelerini sınırlandırılmaktadır. Karmaşık performans kriterleri, sağlık hizmetinin kalitesini düşürecektir. Hekimlerin iş ve gelir güvencesi ortadan kaldırmaktadır. Entegre aile hekimlerine aylık 256 saat nöbet yükü kabul edilemez. Entegre sağlık sisteminde çalışan hekimlerimizin aylık mesailerine ek olarak 96 saat mesai nöbet şartı getirilmiştir. Eğer bu nöbet tutulmazsa, her tutulmayan 8 saate yüzde 8 kesinti olarak mecbur nöbet tutma zorunluluğu getirilmiş, hekimlerin 24 saat+9 saat çalışma zorunluluğuyla insan haklarına aykırı bir uygulama şekli kabul edilmiştir. Entegre sağlık sisteminde çalışan hekimlerimizin hiçbirinin sağlık, gebelik, lohusalık gibi mazeretleri kabul edilmemekte; ne olursa olsun 256 saat çalışma zorunluluğu getirilmektedir.”
‘İş bırakma eylemi kamuoyunun dikkatini çekti’
Balcı, aile hekimliği sistemi başta olmak üzere sağlık sisteminin yapısına zarar verecek olan yönetmelikle ilgili ülke genelindeki 3 günlük iş bırakma eyleminin kamuoyunun dikkatini çektiğini söyleyerek “Performansa dayalı teşvik sistemi ile artan iş yükü hastaların düzenli takibini zorlaştırmaktadır. Hastaların sağlık hakkını da elinden almaktadır. Öte yandan hekimler hastalara gerekli reçeteleri düzenlediği halde hastalara endikasyon dışı ilaç yazılıyor izlenimini verecek şekilde bazı reçetelere kısıtlama getirilmiş; antibiyotik ve mide koruyucular hekimlerin reçetelerinde çan eğrisi sistemine tabii tutulmuştur. Hekimlerin reçetelerine bu müdahale kabul edilemez. Bununla birlikte Sağlık Bakanlığı bu getirilen yönetmelik iyi düzenlemelere sahipmiş gibi çeşitli açıklamalar yaparak, halkın ve kamuoyunun dikkatini farklı yöne çekmiş; hekimlerin en müdahale edilemez kısmı reçete yazma hakkını elinden aldığını maalesef maskelemektedir” dedi.
‘Mücadelemize devam edeceğiz’
Eylemlerinde kararlı olduklarını dile getiren Balcı, “Taleplerimiz karşılanıncaya kadar gerek hukuki gerek eylemsellik açısından mücadeleye devam edeceğiz. 5-6-7 Kasım tarihlerindeki eylemlerimiz gerekli bilinci uyandırmaz ve bu yönetmelik geri çekilmezse, bütün basamakların katıldığı kararlı ve istikrarlı eylemlere devam edeceğiz. Hekimlik mesleğinin onuruna yakışır şekilde yapılmasını engelleyen hiçbir kararı kabul etmiyoruz. Tüm hekimlerimizi hakkıyla görev yapmaya davet ediyoruz. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki, hakkıyla görev yapıldığında hem sağlığa ayrılan bütçe doğru şekilde kullanılmakta hem hasta hem de hekim israfı önlenmektedir. Hekim Birliği olarak, bu taleplerimiz karşılanana kadar hukuki mücadele ve eylemlerimizi artırarak sürdüreceğimizi bildiriyoruz. 5-6-7 Kasım’daki iş bırakma eylemimizin ardından, gerekli görülmesi halinde, daha güçlü eylemlerle mücadelemize devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Taslağı geri çekin, taleplerimizi hayata geçirin’
Hekim Birliği Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Op. Dr. Çağlar Yıldırım da açıklamasında şunları söyledi:
“Sağlık Bakanlığı’nın en son çıkarmış olduğu aile hekimlerimizle ilgili ödeme yönetmeliğine istinaden sivil toplum kuruluşları ve bütün hekimler karşı duruş sergilemeye başlamıştır. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı’nın gerek sosyal medyada gerek ikili görüşmelerde bu yönetmeliğin verimli olduğu şeklinde bazı önerileri ve söylemleri vardır. Bu söylemler doğru değildir. Sağlık Bakanlığı’nın birinci iddiası; aile hekimliğinde sunulan hizmet kalitesi artmıştır. Ancak sahadaki gerçeklik, yeni düzenleme ile aile hekimleri ve aile sağlığı merkezi çalışanları toplu şekilde istifa etmeye başlamış, aile sağlığı merkezleri kapanmaya başlamıştır. Sağlık Bakanlığı’nın ikinci iddiası, aile hekimine kayıtlı kişi sayısı 4 binden 3 bin 500’e indirilmiştir. Sahadaki gerçeklik bu şekilde değildir. Aile hekimlerinin hasta sayısı kâğıt üzerinde 3 bin 500’e inmiş olsa da sistemde kayıtlı hasta sayısı 4 bindir. Sayı aynı kalmasına rağmen ödeme miktarı düşürülmüştür. Sağlık Bakanlığı’nın üçüncü iddiası, Sağlık taramaları, kronik hastalıkların takibi, lohusalık dönemindeki annelerin takibi ve akılcı ilaç kullanımının teşvikine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Sahadaki gerçeklik, aile hekimleri artık tedaviniz için gerektiğinde antibiyotik, mide ilacı, ağrı kesici endikasyonu dahilinde olsa yazmaya çekinebileceklerdir. Belli bir çan eğrisi getirilmiştir. Bu çan eğrisi üzerinde kalan aile hekimleri endikasyonlu olsa bile ilaç yazarlarsa maaşlarında kesinti olacaktır. Bu tıp etiğinin ve hekimlerin özerkliğine vurulmuş bir hançerdir. Kesinlikle kabul etmiyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın dördüncü iddiası, Aile Sağlığı Merkezlerinde sunulan sağlık hizmetleri daha nitelikli hâle getirilmiştir. Saha gerçekliği, hastalara 5 dakika ve bazen daha az zamanlar ayrılarak muayene edilmesi istenmekte, vatandaşın nitelikli sağlık hizmeti alması engellenmektedir. Her hastanın en az 10 dakika, diş hekimliğinde bu 30 dakikaya kadar çıkabilir. Belli branş uzmanlarında 30 dakikaya kadar çıkabilir. Hekimle görüşme vakti verilmesi hem mevzuatımızda hem de Dünya Sağlık Örgütü istatistiklerine göre olması gerekendir. Ancak ülkemizde şu anda 3 ile 5 dakika hasta bakılması istenen merkezler vardır. Sağlık Bakanlığı’nın beşinci iddiası, hastalıkların önlenmesi ve azaltılması amacıyla riskli gruplar, kronik hastalığı bulunanlar, 65 yaş ve üstü kişiler ile yenidoğanlar daha sıkı biçimde takip edilecek. Kronik hastalık ve kanser taramaları daha etkin bir şekilde yürütülecek. Bu sayede hastalıkların erken aşamada tespit edilmesi sağlanacak. Saha gerçekliğine baktığımı zaman muayene süreleri 3 ile 5 dakikalara düşürülmekte, hastalarımız MHRS’lerden randevu alamamaktadır. Erken tanı için kullanılan MR, ultrason, endoskopi gibi yöntemler için 6 ay-1 sene arası sürelerde randevular verilmektedir. Sağlık Bakanlığı’na açık çağrımızdır; taslağı geri çekin, taleplerimizi hayata geçirin.”
Hekim Birliği Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Özgür Öz ise hekimler ve sağlık çalışanları olarak yeni yönetmeliğin geri çekilmesi için mücadelelerini sürdüreceklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Aile sağlığı merkezlerindeki hizmetlerin devamlılığı, halkın sağlık hakkı ve hekimlerin çalışma koşulları için Sağlık Bakanlığı’na bir kez daha sesleniyoruz. Taleplerimizi hayata geçirin, eziyet yönetmeliğini geri çekin. Sağlık Bakanlığı’nın, karmaşık performans hesaplamaları ile uğraşmak yerine, halk sağlığını ve sağlık çalışanlarının haklarını koruyacak şu taleplerimizi dikkate almasını bekliyoruz. Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbi donanımı ile aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Bunun için aile sağlığı merkezi sayısı, hekim başına 2 bin nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır. Yeterli sayıda hemşire, ebe ve teknisyen görevlendirilmeli; aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenerek geliştirilmelidir. Aile hekimlerine ve tüm sağlık çalışanlarına, emekliliğe yansıyacak, tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde ve izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya birinci dereceden bir yakını vefat ettiğinde kesilmeyecek bir maaş ödenmelidir. Gelire katkısı yüzde 20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin kalitesini ödüllendiren bir performans uygulamasına geçilmelidir.”
‘Kamuda çalışan diş hekimleri de çözüm bekliyor’
Kamuda çalışan binlerce diş hekiminin acil çözüm bekleyen sorunları olduğunu belirten Özgür Öz, “Bunlardan belki de en önemlisi, diş hekimlerinin MHRS randevu sayılarındaki yükseklik nedeniyle hastalarına yeterli zamanı ayıramamalarıdır. Her hekime en az bir ağız ve diş sağlığı teknikeri-dental asistan verilmelidir. Diş hekimleri, çalışma şartları ve sürelerinde inisiyatif kullanabilmelidir. Şiddeti önlemek için acil önlemler alınmalıdır. Diş hekimleri, yoksulluk sınırındaki maaşlarla çalışmaya zorlanmakta; yıpranma, ağır çalışma koşulları, mobbing ve liyakatsiz uygulamalar nedeniyle tükenmişlik yaşamaktadır. Bir de buna teşvikteki adaletsizlik eklenmiştir. Ocak ayında başlanan yüzde 36 ile Türkiye genelinde uygulanan dağıtım oranları diş hekimlerine özgü olarak yüzde 24’e çekilmiş, diş hekimleri bu anlamda çok büyük bir adaletsizliğe maruz kalmışlardır. Girişimsel ve zaman gerektiren tedaviler uygulayan kamu diş hekimleri adalet istemektedir. Vardiya sistemi geçici bir uygulama olarak değerlendirilmelidir. Güvenlik önlemleri alınmadan diş hekimlerinden gece nöbeti tutmaları beklenemez. Diş hekimleri, ‘poliklinik devam hizmeti’ adı altında 24 saat kesintisiz çalışmaya zorlanmaktadır. Diş hekimlerinin gece 00.00’dan sonra çalışmalarının bir an önce sonlandırılması gerekmektedir” dedi.