PTT emekçileri, uzun yıllardır personel eksikliği sorununu dile getirmeye çalışsalar da, hâlâ aynı sıkıntıları yaşamaya devam ediyorlar. Üstelik sorunları sadece personel eksikliğiyle sınırlı değil. Baskı ve mobbing, sürgün, sendikal ayrımcılık ve ağır iş yükü gibi birçok problemle karşı karşıyalar. Yöneticilerin liyakatsizliğinden de şikayet eden PTT emekçileri, sorunlarının acilen çözülmesini istiyorlar.

Memur-Sen Başkanı Yalçın: Okullardaki Personel Sorununa Acil Çözüm Gerekiyor! Memur-Sen Başkanı Yalçın: Okullardaki Personel Sorununa Acil Çözüm Gerekiyor!

Biz de bu sorunları Haber-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Uluğ, Örgütlenme Sekreteri Serhat Oktay, Mali Sekreter Özge Erdemci ve Basın Yayın Sekreteri Zafer Söker ile konuştuk.

2 MİLYONLUK ŞEHRE 509 ÇALIŞAN
Haber-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Uluğ, neredeyse 2 milyon nüfusa sahip Diyarbakır'da, 17 ilçe dahil, PTT'nin toplam çalışan sayısının yaklaşık 509 olduğunu belirtiyor. Uluğ, "Bizim en önemli problemlerimizden biri personel eksikliği" diyerek, "Devlet memuru, idari hizmet sözleşmeli personel ve taşeron firma elemanlarından oluşan bu 509 kişi, 2 milyonluk bir şehirde zor koşullarda vatandaşa hizmet vermeye çalışıyor" diyor.

İş yoğunluğunun çok fazla olduğunu ve bu nedenle şikayetlerin arttığını belirten Uluğ, çalışma koşullarını şu sözlerle anlatıyor: "PTT AŞ olduktan sonra sorunlar daha da büyüdü. Yeni gelenlere devlet memurluğu statüsü vermediler, onları personel adı altında aldılar. E-ticaretle birlikte özellikle kargo yoğunluğu arttı, ancak PTT mevcut personelle devam etti. Emekli olanların ve kurumdan istifa edenlerin yerine de personel almadılar. En son 2018 yılında personel alımı yapıldı. Şu anda bir personel, 3-4 kişilik iş yapıyor. 4 merkez var ve bu merkezlerde sadece 5-6 çalışan var. Vatandaş sıkıntı yaşıyor ve bu sıkıntılar bize de yansıyor."


TAAHHÜTLER YERİNE GELMEYİNCE CEZASI EMEKÇİDEN KESİLİYOR
Uluğ, yaşanan sıkıntılardan en çok kargo dağıtımcılarının etkilendiğini belirterek, dağıtıcının dağıtımda kalma süresinin maksimum 5 saat olması gerektiğini ancak baskı nedeniyle bu sürenin çok daha fazla olduğunu ifade ediyor. "Hesaplandığında günde 60 kargo dağıtmaları gerekiyor. Fakat sözlü olarak en az 120-150 kargo dağıtmaları gerektiği söyleniyor. Kanunen hiçbir dayanağı olmadığı için PTT bu sayıları resmi olarak bildirmiyor. Bu sayıları dağıtamayan arkadaşlara sürekli ceza, uyarı, kınama ve bazen sürgün geliyor" diyen Uluğ, PTT'nin finans kuruluşlarıyla, özellikle bankalarla sözleşmeler imzaladığını, bu sözleşmelerde belirli taahhütler verdiğini, taahhütler yerine gelmediğinde ceza ödediğini ve bu cezayı da personelden kestiğini belirtiyor.


VATANDAŞ DA MAĞDUR
Uluğ, PTT'nin yanlış politikalar nedeniyle zarar ediyor gibi gösterildiğini, aslında muazzam kâr eden bir kurum olduğunu hatırlatıyor. Tüm bu sorunlara sadece çalışan gözüyle bakmadıklarını, vatandaşın da mağdur olduğunu vurguluyor: “Vatandaş, kendi mahallesinde hizmet alırken şu anda çok uzak bir yere gitmek zorunda kalıyor. Yakındaki PTT'ler çok yoğun, normalde birkaç dakika süren işlemler uzuyor ve vatandaş saatlerce sırada bekliyor.” Vatandaş açısından bir diğer sorun ise doğalgaz faturalarıyla ilgili. Normalde tek kalemde kesilen doğalgaz faturalarının tek bir hizmet bedeli ile tahsil edilmesi gerekirken, faturalar iki parça halinde tahsil edilip iki hizmet bedeli alınıyor. “Örneğin 600 lira olan bir fatura tek seferde tahsil edilirse 6 lira hizmet bedeli ödenecekken, fatura iki adet 300 lira olarak tahsil edildiğinde 12 lira hizmet bedeli alınıyor, vatandaşlardan ekstra 6 lira alınıyor” diyorlar.

Bir diğer sorunlarının da sendikal ayrımcılık olduğunu belirten Basın Yayın Sekreteri Zafer Söker, “Özellikle Memur-Sen’e bağlı Birlik Haber-Sen üyeleri müdür olarak atanıyor ve onların boşalan yerlere personel verilmiyor ya da bizim sendikamızın üyeleri verilmiyor” diyor. Söker, kendi üyelerinin “İstifa ederseniz sizi aldırırız” sözleriyle Haber-Sen’den istifa ettirilerek Birlik Haber-Sen’e geçtiğini iddia ediyor. Ayrıca, bu personele fazladan mesai yazıldığını ve mesai ücreti aldıklarını öne sürüyor.


"YÖNETİCİLER LİYAKAT USULÜNE GÖRE OLMALI BASKI SON BULMALI"
PTT emekçilerinin taleplerini sorduğumuzda, Şube Başkanı Uluğ önce kamuda tasarruf paketini hatırlatıyor. Uluğ, paketin tasarruf değil, mücadeleyle kazanılan hakların ortadan kaldırılması anlamına geldiğini vurgulayarak taleplerini şöyle sıralıyor: "Öncelikle liyakat talep ediyoruz. Şu anki yöneticilerimizin çoğu, PTT'nin özünü bilmeyen insanlardan oluşuyor. PTT'nin işleyişini bilmeyen yöneticilerimiz var. Çekirdekten yetişen insanların kurumun başında olması gerekiyor. Ayrıca personel güvenceli bir şekilde alınmalı. Parçalı ve gelir eşitsizliğine dayanan bir istihdam modeli değil, eşit ücrete dayalı bir politika olmalı. Personel sayısı artırılmalı ve çalışanların iş yükü azaltılmalı. Vatandaşlara daha iyi hizmet verebilmek için ağ genişletilmeli, küçük şubeler yerine merkezi yerlerde daha çok personelle daha büyük iş yerleri olmalı. Tüm çalışanları kapsayan kurum içi kreşler, sendikal ayrımcılığın sona ermesi de taleplerimiz arasında. Nitelikli personel olmamıza rağmen il içi tayin taleplerimiz reddediliyor, bu engelin kaldırılmasını istiyoruz. Rapor sonrası baskı görüyoruz, baskı ve mobbing sona ermeli. Şubelerimizin durumu ortada, fiziki alan yetersizlikleri var, tüm bu sorunlar giderilmeli..."


‘KAYIP SİLAH’ İDDİASI
Haber-Sen yöneticileri, PTT Diyarbakır Baş Müdürlüğüne bağlı Diyarbakır Posta İşletme ve Dağıtım Merkezine gelen kargoların kaybolduğu iddialarını dile getiriyor. “Bu konuda çok ciddi iddialar var” diyen sendikacılar, “Diyarbakır dağıtım merkezinde 15 trilyonluk bir kargonun kaybolduğu söyleniyor. Kanunsuz çalışan şirketlerle iş yapma ve ciddi bir şebekeleşme olduğu bilgileri geliyor. Kaçak sigaradan silahlara kadar çeşitli iddialar var. PTT, bunlara göz yumuyor. Adli tıbba giden silahlar kayboldu mesela, bu konuda soruşturma açıldı. Ayrıca sahte deterjan mevzusu var. Bir firma sürekli isim değiştirerek PTT aracılığıyla vatandaşlara sahte deterjan satıyor ve bunu PTT’nin resmi sitesi üzerinden yapıyor. Bunu söylediğimizde ‘Sahte olup olmaması bizim işimiz değil, biz sadece taşıyoruz’ dediler. Burada bir denetim mekanizması yok, iddialara ilişkin açıklama yapılmıyor, yürütülen bir soruşturma var mı bilmiyoruz” diyorlar.

Bir diğer sorun ise doğum hastanesinin oradaki PTT Başmüdürlüğü binasının taşınması. Şube Başkanı Uluğ, oranın PTT mülkü olduğunu ve yüksek bir değere sahip olduğunu belirterek, “Oranın satışı ile ilgili gizli kapaklı bir şey yürütülüyor, bilgi alamıyoruz, belgeye ulaşamıyoruz. PTT dağıtım yeri şehir dışına taşınacak ve orayı da dağıtacaklar. Ayrıca 4 Ayaklı Minare’nin yanındaki PTT de tarihi eser niteliğinde ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu’na tabi. Oranın da satıldığını duyduk ama elimizde bir belge yok. Nasıl bir rant dönüyor, ne yapıyorlar, maalesef bilgi edinemiyoruz” diyorlar.


 

Editör: Derya Sönmezler