Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi, 9 yıl boyunca eşine tayin konusunda yalan söyleyen kadını kusurlu bularak çiftin boşanmasına karar verdi. H.S. isimli bir kamu görevlisi, 2013 yılında evlendiği eşi H.S.'den, tayini çıkan Samsun ve Diyarbakır'daki görev yerlerine tayin istemesini talep etti. Ancak eşi, çalıştığı kurumun tayin talebini kabul etmediği yönünde 9 yıl boyunca yanlış beyanda bulundu.

H.S.'nin şüphelenmesi üzerine yaptığı araştırmalar sonucunda, eşinin çalıştığı kurumdan hiç tayin talebinde bulunmadığı ortaya çıktı. Bu durumun evlilik birliğini temelden sarstığını belirten H.S., Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi’ne boşanma davası açtı. Mahkeme, kadının bu davranışını evlilik birliğine zarar verici buldu ve boşanma kararı verdi.

Avukat Elhakan, müvekkili için mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:

"Müvekkilim 2013'te H.S. ile evlenmiş ve bu evlilikten bir çocukları bulunmaktadır. Müvekkilim ve eşi kamu personeli olarak çalışmaktadır. Taraflar evlendikten sonra davalı kadının davacı kocasının bulunduğu yere hiç gelmediği, evliliğinin 3-4 ayından sonra ailesiyle yaşamaya devam ettiği ve adresini bile değiştirmediği belirlenmiştir. Müvekkilimin tayini Samsun ve Diyarbakır'a çıktıktan sonra davalı kadın birkaç hafta sonu yabancı gibi gelip gitmiştir. Müvekkilim davalının Diyarbakır'a yerleşmesi için tayin istemesi konusunda ikna etmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştır. Tarafların evliliklerinin kağıt üzerinde olduğu, fiilen bir arada yaşamadıkları ve davalının kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle müvekkilim boşanmayı talep ve dava etmiştir."

"Gelinim '9 yıldır tayin istiyorum ama vermiyorlar' diyerek bizi kandırdı"

Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi'nde görülen duruşmada tanık olarak dinlenen K.S. de davacının oğlu olduğunu, oğlunun ve gelininin 9 yıldır ayrı şehirlerde yaşadığını belirterek, "Gelinim '9 yıldır tayin istiyorum ama vermiyorlar' diyerek bizi kandırdı. Gelinim Ankara'da ailesiyle yaşıyor." dedi.

Kadının çalıştığı kurumdan da talep üzerine mahkemeye gönderilen yazıda, H.S. tarafından kuruma herhangi bir tayin talebinde bulunulmadığı belirtildi.

Usulüne uygun şekilde tebligat yapılmasına rağmen davalı kadın veya avukatının 2 haftalık cevap süresi geçtikten yaklaşık 1 yıl sonra mazeret bildirmesini mahkeme, "mazeretin davayı uzatmaya yönelik olduğu" şeklinde değerlendirerek reddetti. Mahkeme, çiftin boşanmasına karar verdi.

"Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşılmıştır"

Mahkemenin kararında şu değerlendirmede bulunuldu:

"Çalışma hakkı her insan için özellikle de kadınların kendi ayakları üzerinde durması, aile birliğine katkı sunması için vazgeçemeyecekleri önemli bir haktır. Ancak evlilik birliğinin devamı için eşlerin bir arada yaşamaları gerekir. Aksinin kabulü mümkün değildir ve birlikte yaşamaktan imtina anlamına gelir. Davalı kadın memur olan eşinin işini bilerek evlenmiştir. Davalı kadının çalıştığı kurumun yurdun her yerinde şubesi bulunmaktadır. Talep edilmesi halinde tayin mümkündür. Davalı Ankara'dan ayrılmak istemediği için tayin talebinde bulunmamış ve davacı dava dilekçesindeki bu iddiasını ispatlamıştır.

Usulsüz çakar kullananlara 96 bin lira ceza uygulandı Usulsüz çakar kullananlara 96 bin lira ceza uygulandı

Dinlenen tanık anlatımlarıyla sabit olduğu üzere davalı kadının davacı ve ailesini küçümsediği, tayin talebinde bulunduğunu söylediği halde tayin talebinde bulunmadığı anlaşılmıştır. Kadının davacının yaşadığı yere kısa süreli gittiği dönemlerde eşiyle tartışıp evden ayrıldığı, boşanmaya neden olan olaylarda davacıya ilişkin bir kusur bulunmadığı, davalının davranışları nedeniyle tam kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, tarafların evliliklerinde korunmaya değer herhangi bir hukuki yarar kalmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşıldığından davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir."

 "Bu karar benzer dosyalar için emsal teşkil edecektir"

Kararı değerlendiren avukat Gülben Elhakan, AA muhabirine, evlilik birliğinin kurulmasında temel gayenin tarafların müşterek bir hayatı beraber kurması ve bu birlikteliği devam ettirmesi olduğunu dile getirdi.

Taraflardan birinin bu iradeyi göstermemesinin Medeni Kanun'da boşanma nedeni olarak sayıldığını aktaran Elhakan, şunları kaydetti:

"Bu doğrultuda davalı kadın tam kusurlu kabul edilerek, davamız kabul edildi. Taraflardan birisi ortak yaşama olgusundan kaçınıyorsa açılması muhtemel boşanma davalarında bu tam kusurlu sayılmasına sebebiyet verecektir. Mahkemece davalı kadın tarafından 'tayin istememe' olgusu tam kusur olarak kabul edilmiştir. Bu karar, benzer dosyalar için emsal teşkil edecektir."

Editör: Şule Coşkun