Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2023-TUS 2. Dönem sonuçlarına göre yerleşip eğitime gitmeyen adayların puanından %2 kesinti yapılmasına ilişkin düzenlemeyi hukuka uygun buldu. 19 Ekim 2023 tarihli kararla, 03/09/2022 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'nin 13/3-c maddesi ve 2023-TUS 2. Dönem Kılavuzu'nun ilgili maddelerine karşı açılan dava reddedildi. Ancak, adayların sınav puanlarından %2 kesinti yapılmasına ilişkin işlem iptal edildi.

Düzenlemenin amacı, kamu kaynaklarının verimli kullanılması olarak belirtilmiştir. Sınırlı kontenjanlara yerleşen adayların eğitime başlamaması, hem kontenjanların boşa gitmesine hem de diğer adayların mağduriyetine yol açabileceği gerekçesiyle hukuka aykırılık bulunmadığına hükmedildi.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2024/526
Karar No: 2024/744

İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 29/12/2023 tarih ve E:2023/6058, K:2023/8222 sayılı kararının, taraflarca aleyhe olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
Davacı tarafından, 19/10/2023 tarihinde açıklanan 2023-TUS 2. Dönem sonuçlarında alınan puandan %2 kesinti yapılmasına ilişkin işlem ve bu işlemin dayanağı olan 03/09/2022 tarih ve 31942 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 13/3-c maddesi ile 2023-TUS 2. Dönem Kılavuzu’nun 1.5.iii maddesinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 29/12/2023 tarih ve E:2023/6058, K:2023/8222 sayılı kararıyla;
03/09/2022 tarih ve 31942 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 1. ve 3. maddeleri ile 2023 TUS 2. Dönem Başvuru Kılavuzu’nun 1. ve 15. kısımlarına atıfta bulunularak,

Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 13/3-c maddesi ile 2023-TUS 2. Dönem Kılavuzu’nun 1.5.iii maddesi yönünden;
Dava konusu düzenlemeler ile, bir uzmanlık programına yerleştirildiği halde eğitime başlamayanların takip eden ilk sınavda yerleştirmeye esas mesleki bilgi puanının %2 oranında düşeceğinin kurala bağlandığı,
Tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitiminde, her bir uzmanlık dalı için sınırlı kaynaklarla belirlenen kontenjanlara yerleşmeye hak kazanan uzmanlık öğrencilerinin, eğitim süresi sonunda uzman hekim olmalarının öngörüldüğü, sınırlı sayıdaki kontenjanlara yerleşmeye hak kazanan adayların eğitime başlamamaları halinde ise, bu kontenjanların boş kalacağı, bunun ise hem kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını engelleyeceği, hem de yerleşmeye hak kazanamayan diğer adayların mağduriyetine neden olacağı, bu nedenle bahse konu olumsuzlukları engellemeye yönelik dava konusu düzenlemelerde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı,

2023-TUS 2. Dönem sonuçlarında alınan puandan %2 kesinti yapılmasına ilişkin işlem yönünden;
Davacının, 16/06/2023 tarihinde açıklanan 2023-TUS 1. Dönem yerleştirme sonuçlarına göre Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Dalı’na yerleştiği ancak aile hekimliği sözleşmesinin feshi işlemine karşı açılan davanın sonuçlanmadığı gerekçesiyle davalı idarece atamasının yapılmadığı, davacının da bu kez 24/09/2023 tarihinde yapılan 2023-TUS 2. Dönem sınavına girdiği ve sonuçların 19/10/2023 tarihinde açıklandığı, ayrıca davacı tarafından atamasının yapılmamasına ilişkin işleme karşı açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin . tarih ve E:. sayılı kararıyla bu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği hususları dikkate alındığında, davacının 2023-TUS 1. Dönem yerleştirme sonuçlarına göre atamasının yapılmaması nedeniyle 2023-TUS 2. Dönem sınavına girdiği açık olup 2023-TUS 2. Dönem sınav puanından %2 kesinti yapılmasına ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle,
Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 13/3-c maddesi ile 2023-TUS 2. Dönem Kılavuzu’nun 1.5.iii maddesi yönünden davanın reddine, 2023-TUS 2. Dönem sonuçlarında alınan puandan %2 kesinti yapılmasına ilişkin işlemin ise iptaline, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 17.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 13/3-c maddesi ile 2023-TUS 2. Dönem Kılavuzu’nun 1.5.iii maddesinde yer alan %2 puan kesintisi yapılacağına ilişkin düzenlemelerin üst normlara aykırı olduğu, anılan düzenlemelerin eğitim ve çalışma hakkının sınırlandırıldığı, ayrıca davalı idarelerce yasal süresi içinde savunma verilmediği ve uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacak başkaca bir hukuki katkı da sağlanmadığından, davalı idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, temyize konu kararın davanın reddine ilişkin kısmı ile vekalet ücretine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı Sağlık Bakanlığı tarafından, davacının 2023/1. Dönem Tıpta Uzmanlık Sınavı sonucunda yerleştiği pozisyona atamasının, davacının aile hekimliği sözleşmesinin feshi işleminin iptali istemiyle açtığı davanın sonuçlanmadığı için yapılmadığı, bu hususta idarelerinin bir kusurunun bulunmadığı, temyize konu kararın iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği,

Sağlık Sektöründeki Skandallar Yenidoğan Çetesi ile Bitmiyor! Sağlık Sektöründeki Skandallar Yenidoğan Çetesi ile Bitmiyor!

Davalı ÖSYM Başkanlığı tarafından, idarelerince tesis edilen işemlerin Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği ve 2023-TUS 2. Dönem Kılavuzu’na uygun olduğu, temyize konu kararın iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI:
Taraflarca, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın lehe olan kısımlarının usul ve hukuka uygun bulunduğu, karşı tarafın temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ .’NİN DÜŞÜNCESİ:
Davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile kısmen reddine, davalı idarelerin temyiz istemlerinin ise reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı Sağlık Bakanlığının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/B maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :

İstanbul Aile Sağlığı Merkezinde 22/03/2017 tarihinden itibaren sözleşmeli aile hekimi olarak çalışmakta olan davacının; 02/12/2019 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçtiği tespit edildiğinden, 15/03/2023 tarihinde aile hekimliği sözleşmesi, Devlet hizmet yükümlülüğünün yerine getirilmesi amacıyla feshedilmiş olup ataması Şırnak Uludere Devlet Hastanesi’ne yapılarak, 31/05/2023 tarihinde göreve başlanılmıştır. Davacı tarafından, aile hekimliği sözleşmesinin feshi işlemine karşı dava açılmış; … İdare Mahkemesi’nin . tarih ve E:. sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması istemi kabul edilmiştir.
Öte yandan, 16/06/2023 tarihinde açıklanan 2023-TUS 1. Dönem yerleştirme sonuçlarına göre davacı Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Dalı’na yerleşmiş, ancak davacının atama işlemlerinin başlatılabilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından … İdare Mahkemesinde görülen davanın sonuçlanması beklendiği için davacının ataması yapılmamıştır.
Davacı bu kez 2023-TUS 2. Dönem sınavına girmiş ve 19/10/2023 tarihinde açıklanan 2023-TUS 2. Dönem sonuçlarında alınan puandan %2 kesinti yapılması üzerine, puanından %2 kesinti yapılmasına ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan 03/09/2022 tarih ve 31942 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 13/3-c maddesi ve 2023-TUS 2. Dönem Kılavuzu’nun 1.5.iii maddesinin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
..

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.
Tarafların, esasa yönelik temyiz istemleri yönünden;
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Sekizinci Dairesi kararının esasa ilişkin (vekalet ücreti dışındaki) kısımları, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Davacının, vekalet ücretine ilişkin temyiz istemi yönünden;
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği düzenlenmiştir. Buna göre, uyuşmazlıkta kendisini vekille temsil ettiren taraf lehine avukatlık ücretine hükmedilebilmesi için, vekil tarafından dosyaya hukuki yardımda bulunulması gerekmektedir.

2577 sayılı Kanun’un yukarıda metnine yer verilen 20/B maddesinde, Milli Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezi ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalara ilişkin yargılama usulünde, savunma süresinin üç gün olduğu, bu sürenin bir defaya mahsus olmak üzere en fazla üç gün uzatılabileceği, savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle dosya tekemmül etmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinin davalı idarelere 08/11/2023 tarihinde E-Tebligat yolu ile tebliğ edildiği, davalı idarelerce bu tarihten itibaren üç gün içinde (sürenin son günü hafta sonununa rastladığından) en geç 13/11/2023 tarihine kadar cevap verilmesi gerekirken, davalı Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi vekili tarafından 14/11/2023 tarihinde, davalı Sağlık Bakanlığı vekilleri tarafından ise 24/11/2023 tarihinde savunma dilekçesinin sunulduğu, bunun dışında davalı idareler vekilleri tarafından uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacak başkaca bir hukuki yardımın da sunulmadığı anlaşılmıştır.

Buna göre, öngörülen yasal süre içinde savunma dilekçesi sunulmaması ve bunun dışında uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacak başkaca bir hukuki yardımda da bulunulmaması nedeniyle, davalı idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Bu itibarla, temyize konu kararın davalı idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 29/12/2023 tarih ve E:2023/6058, K:2023/8222 sayılı kararının, esası yönünden ONANMASINA,
3.Anılan kararın vekalet ücretine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Davalı idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine,
5. Temyiz aşamasında; davalı idarelerce yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan .-TL yargılama giderinin .-TL’lik kısmının davacı üzerinde bırakılmasına, .-TL’lik kısmının ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
6. Temyiz aşamasında, taraflarca yatırılan posta ücretlerinden artan kısımların istemleri halinde taraflara iadesine,
7. Kesin olarak, 01/04/2024 tarihinde, esas yönünden oybirliği, vekalet ücreti yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinin son fıkrasında, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı; 171. maddesinin birinci fıkrasında, avukatın üzerine aldığı işi sonuna kadar takip edeceği hükümlerine yer verilmiştir.
Temyiz istemine konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 2. maddesinin 1. fıkrasında, bu Tarifede yazılı avukatlık ücretinin, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin karşılığı olduğu; 3. maddesinin 1. fıkrasında, yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, Tarifede yazılı miktardan az ve üç katından çok olamayacağı, bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresinin göz önünde tutulacağı; 5. maddesinin 1. fıkrasında, hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukatın, Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanacağı; 21. maddesinde, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan Tarifenin esas alınacağı kuralları yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollama yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde, avukatlık ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu; 326. maddesinde ise, avukatlık ücretinin de aralarında bulunduğu yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin, hangi aşamada olursa olsun dava takibi ile görevlendirilmesi halinde, vekille temsil edilme hukukunun ve vekilin de yasal yetki ve sorumluluklarının devreye gireceği, bu muhataplık ve vekalet ilişkisinin yargılamanın seyrini değiştirebileceği, ayrıca uyuşmazlığın kanun yolları aşamasını takip sorumluluğu da göz önüne alındığında, avukatlık asgari ücret tarifesinde öngörülen ücrete hak kazanılacağı açıktır.
Diğer taraftan, re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu idari yargıda, davalı idarelerce savunmanın süresinde verilmemiş olması, dosyanın tekemmül ederek karara bağlanması ve sadece süresinde verilecek savunma dilekçeleriyle talep edilebilecek hakların karşılanması açılarından önem arz etmekte olup; devam eden yargılama sırasında, süresinden sonra da olsa verdikleri savunma dilekçeleriyle yargılamaya katkıda bulunan ve vekil sıfatıyla davalı idareleri temsil eden, bu suretle de hukuki yardımda bulunan avukatların, davalı idare lehine sonuçlanan davada avukatlık ücretinden mahrum edilmesinin hukuki bir dayanağı da bulunmamaktadır.
Somut olayda, davalı idareleri temsil eden hukuk müşavirleri/avukatlar tarafından, her ne kadar yasal süresi içinde savunma dilekçesi sunulmamış ise de, dava savunma dilekçeleri ve eklerinde sunulan bilgi ve belgeler doğrultusunda karara bağlanmış, davada davalı idareler avukatları ile temsil edilmiş, kanun yolu aşamalarında davalı idareleri temsil eden vekillerin davayı takip sorumluluğu devam etmiş ve bu kapsamda dosyaya temyiz dilekçeleri sunulmuştur. Bu nedenle, uyuşmazlıkta vekil ile temsil olunan davalı idareler lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin zikrolunan hükümleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davacının temyiz talebinin kısmen reddi ile, Daire kararının vekalet ücretine ilişkin kısmının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Editör: Şule Coşkun