Yapay zeka alanında çeşitli çalışmalara imza atan YÖK üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, 2024-2025 akademik yılı itibarıyla Türkiye’de 20 üniversitede yapay zeka alanında 71 yeni program açılacağını açıkladı.

Karaboğa, yapay zekanın her yönüyle çok hızlı gelişen ve geniş bir etki sahası olan bir teknoloji olduğunu dile getirerek; “Dolayısıyla yapay zeka bölümlerine yönelecek öğrencilerin öncelikle yeni teknolojilere meraklı, sürekli öğrenmeye ve kendini geliştirmeye hevesli ve de en önemlisi problemlere çözümler üretmeyi seven bireyler olması gereklidir. Elbette matematiksel ve analitik düşünme yeteneğine sahip öğrenciler, bu alanlarda avantajlı olacaktır. Yaratıcı ve yenilikçi fikirler geliştirebilme yeteneği, veri analizi ve programlama dillerine hakimiyet gibi beceriler, yapay zeka eğitimi sırasında edinilecek yeteneklerdir. Bu sebeple bunlara yatkınlığı olan öğrencilere bu bölümleri öneririz” dedi.

“Yapay zeka teknolojisi hemen hemen her alanda devrim yaratma potansiyeline sahiptir”

Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi TBMM'ye sunuldu: Kariyer basamaklarında yazılı sınav kaldırıldı. Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi TBMM'ye sunuldu: Kariyer basamaklarında yazılı sınav kaldırıldı.

Yapay zeka bölümlerinden mezun olanların geniş bir yelpazede kariyer fırsatlarına sahip olabileceklerini belirten Karaboğa, “Mezunlar, teknoloji şirketlerinde yapay zeka mühendisliği/uzmanlığı, veri bilimcilik, makine öğrenimi uzmanlığı ve robotik mühendisliği gibi rollerde çalışabilirler. Ayrıca  sağlık, tarım, finans, otomotiv ve üretim gibi sektörlerde de yapay zeka uygulamaları geliştirebilir ve uygulayabilirler. Elbette bu işin bir de araştırma ve geliştirme yönü bulunuyor. Bu konu, akademik çalışmalar yürütmek ve bilimsel üretimde bulunmak için de verimli bir alandır. Bunun yanı sıra, girişimcilik ruhuna sahip olanlar, kendi yapay zeka tabanlı start-up’larını kurarak yenilikçi projeler geliştirebilirler. Kamu sektörü de yapay zeka politikalarının belirlenmesi ve uygulanması konularında uzmanlara ihtiyaç duymaktadır. Kısacası, yapay zeka bölümlerinden mezun olanlar birçok farklı sektörde ve rolde çalışabilirler, çünkü yapay zeka teknolojisi hemen hemen her alanda devrim yaratma potansiyeline sahiptir” şeklinde konuştu.

“Derslerin belirli saatlerde ve günlerde eş zamanlı olarak sunulması planlanıyor”

Karaboğa, YÖK’ün yapay zeka konusunda eğitim kalitesini yüksek tutmak amacıyla yeni bir model uygulamaya koymayı planladığını vurgulayarak; “Bu modelde, kapasite açısından daha güçlü olan üniversitelerin koordinatörlüğünde ve bilişim temelli programlara mahsus olmak üzere bazı dersler merkezi olarak verilecek. Bu sayede üniversitelerdeki nitelikli akademik kadroların birikiminden tüm öğrenciler yararlanabilecek. Yapay zeka alanında yeni açılacak programlarda, dijital ekosisteme yönelik öğrenci kapasitesinin neredeyse ikiye katlanacağını söylüyoruz. Açılacak yeni programların kalite güvencesinin sağlanması en önemli gündem maddelerinden biri olarak belirlendi. Yeni programlarda, sektör temsilcileri ve bilişim uzmanlarının katkılarıyla ders içeriklerinin niteliği yükseltilecek. Ayrıca derslerin merkezi olarak verilmesi sayesinde, her üniversitedeki öğrencilerin aynı yüksek kaliteli eğitimi alması hedefleniyor. Derslerin belirli saatlerde ve günlerde eş zamanlı olarak sunulması planlanıyor, böylece eğitimde standardizasyon sağlanmış olacak” diye konuştu.

“Dokunmadığı meslek kalmayacak”

Karaboğa, mühendislerin,  sağlık alanıyla ilgili mesleklerin, finans ve ekonomi alanlarında çalışanların yapay zekayı eğitimlerinin bir parçası haline getirmesi gerektiğini aktardı. Hukukçular için de dil modelleri, kanunları ve vakaları inceleyip, analiz etme yeteneğine sahip yapay zekanın rol gösterici olduğunu anlattı. Öte yandan sosyal bilimlerle ilişkili mesleklerde yapay zekanın, insan toplulukları ve bireylerin davranışlarını özellikle sosyal medya verisi gibi büyük veri üzerinden analiz edebilme yeteneğinin gelişeceğini vurguladı. Bir süre sonra yapay zekanın dokunmadığı bir meslek dalı kalmayacağını söyleyen Karaboğa, “Robotik teknolojileri gerektirdiği fiziksel kısıtlar nedeniyle yazılım teknolojileri biraz daha yavaş ilerlemekte. Dolayısıyla kol gücü ve zanaat gerektiren işlerin dönüşümü belki ofis görevlerinden daha yavaş olacaktır. Ancak sanatsal üretimin daha yapay zeka ile dönüşmeye başladığı bir dünyada mesleklerin bildiğimiz hallerinden bahsedemeyiz” dedi.

Gelecekte yapay zeka alanlarının üniversite eğitimini de şekillendirmesini beklediklerini kaydeden Karaboğa, “Sanal asistanlar ve kişiselleştirilmiş öğrenme, öğrencilerin öğrenme süreçlerini optimize edebilir. Özellikle mühendislik, tıp ve diğer uygulamalı bilimlerde, öğrencilere sanal ortamda pratik yapma imkanı sunacak sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamaları da önemli araçlar olacak” şeklinde konuştu. 

Editör: Derya Sönmezler