İzmir'in Konak ilçesinde sağanaktan korunmaya çalışırken elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren üyemiz Ahmet Abi’nin kızı Özge Ceren Deniz'i ve İnanç Öktemay'ı olayın gerçekleştiği sokakta karanfil bırakarak andık, olayda kusuru olan kişi, kurum ve kuruluşların yargılanmasını istedik.

Sendikalardan ortak adım: Vergide adalet talebi Sendikalardan ortak adım: Vergide adalet talebi

Genel Başkanımız Kadem Özbay’ın burada yaptığı açıklama şöyle: 

“İzmir’de 12 Temmuz’da güpegündüz sokak ortasında 2 gencecik insanın trajik ölümü, kamu hizmetinin gözünü kâr hırsı bürümüş şirketlere devredilmesinin acı sonucudur.
Sağanak yağış sonrasında birçok merkezi cadde ve sokağın göle döndüğü kentte, yağmurdan korunmak için kaçmaya çalışan Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi 23 yaşındaki Özge Ceren Deniz, elektrik dağıtım şirketinin açıkta bıraktığı kablolar nedeniyle akıma kapılıp yere yığılmıştır. Onu kurtarmak isteyen 44 yaşındaki İnanç Ökteman da ne yazık ki yine elektrik çarpması nedeniyle aynı yerde hayatını kaybetmiştir.
Yani bu ülkenin en büyük şehirlerinden birinde, iki insan, bir kamu hizmeti olup uğruna vergiler ödediğimiz elektrik dağıtım işi özel şirketlere rant kapısı yapıldığı ve yeterince denetlenmediği için yaşamını yitirmiştir. Üstelik bu trajedi;
•⁠  ⁠Olay yerini gösteren bir kamera görüntüsünde aynı yerde 9 Ocak’ta da yerden dumanlar çıktığının görülmesine,
•⁠  ⁠Bir esnafın durumu fark edip yetkililerin gelmesini sağlamasına,
•⁠  ⁠Olay yerine hem belediyeden hem de elektrik firmasından ekipler gelmesine rağmen yaşanmıştır. Yani yapım aşamasında insan hayatını önemseyerek yapılmayan elektrik altyapı düzeneği, yurttaşın ihbarına istinaden bakım gördüğünde de yine yönetmeliklere uygun biçimde bırakılmamıştır.
İki insanı hayattan koparan bu rezaletler zinciri soruşturmadaki ilk bilirkişi raporunda açıkça kayda düşülmüştür. Bu hattın yapım aşamasında yanlış yapıldığı ve olay yerine gelen ekibin de aynı yanlışı sürdürerek teknik olarak en az 40 santimetre daha aşağıya gömülmesi gereken kabloları, yüzeye çok yakın şekilde bıraktığı vurgulanmıştır.
Adeta göz göre göre gelen bu faciada, belediye ve elektrik şirketini kastederek “her iki kurum da kusurlu” diyen bilirkişi raporuna ve görüntülere rağmen, yargılama 'olası kast'tan değil 'bilinçli taksir' suçlamasıyla sürdürüldüğü için şüphelilerin büyük bir çoğunluğu serbest bırakılmıştır.
Oysa bu zincirleme ihmale yol açanların en ağır şekilde cezalandırılmaları, benzer trajedilerin yaşanması konusunda önleyici olacaktır. Olayda belediyenin yani en üst düzeyde yetkili olanların suçu ayrıca önem taşımaktadır. Çünkü belediye, kamu hizmeti veren, başında seçilmişlerin olduğu bir kamu kuruluşudur. Dolayısıyla şüpheliler ‘olası kast’ suçlamasıyla yargılanmalıdır. 
30 şüpheliden sadece 14’ünün tutuklu yargılanmasının toplumdaki adalet duygusunda açtığı yara, tahliye edilen belediye ve şirket yetkililerinin mahkeme salonunda acılı ailelerin gözlerinin içine bakarak gülüşüp sarıldığı, kutlamalar yaptığı anların da kaydı onarılamaz hale gelmiştir. Bu aymazlık, bu pişkinlik, yeri geldiğinde AKP’ye yakın enerji şirketleriyle muhalefet partilerine ait belediyelerin çıkar söz konusu olduğunda nasıl bir birlik içinde olduğunu göstermesi açısından da ibretliktir.
Oysa İzmir’deki bu skandalın, 7’si çocuk 25 yurttaşımızın hayatını kaybettiği Çorlu tren kazası olayından bir farkı yoktur. Orada suç, kamuoyunun vicdanı örgütleyen tavrı sayesinde nasıl iki makiniste yıkılıp kapatılamadıysa, burada da belediye ve şirketten birkaç çalışanın cezalandırılmasıyla kapatılamaz. Kapattırmayacağız! 
Her zaman insan hayatını üstte tutan Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:
•⁠  ⁠İzmir’deki vahim olayda parmağı olan şirket ve belediye yetkilileri toplumdaki adalet duygusunu zedelemeyecek titizlikte yargılanmalıdır.
•⁠  ⁠Kamu hizmetleri, devletin başlıca varlık sebebi ve ödediğimiz vergilerin gereğidir. Kamu hizmetlerine özel şirketlerin taşeron yapılması, acı olayda da görüldüğü üzere hem insan hayatını tehlikeye atmakta hem de milli kaynakları rant kapısı yapmaktadır. Büyük resme baktığımızda İzmir’de iki genç insanımızın katili özelleştirmedir. 
•⁠  ⁠Yapılması gereken tüm kamu hizmetlerinin tekrar devlet tarafından yasa ve yönetmeliklere uygun şekilde sağlanması ve bunun için gereken geçiş sürecinde denetimlerin azami seviyeye çıkarılmasıdır.
Bu elim olayda başta kızı Özge Ceren Deniz’i kaybeden üyemiz Ahmet Abi ile İnanç Ökteman’ın ailesine sabırlar diliyor, Eğitim-İş olarak bu davaya avukatlarımızla müdahil olacağımızı ve  adalet talebinin sonuna kadar destekçisi olduğumuzu ilan ediyoruz. Özge kızımızın ve İnanç kardeşimizin anısını, adaletle yaşatacağız!”

Editör: Derya Sönmezler